Belki de bu coğrafyada yaşayan pek çok insanın yaşadığı kaygıdır: Elalem ne der?

Belki de bu coğrafyada yaşayan pek çok insanın yaşadığı kaygıdır: Elalem ne der?

Çocukluğumuzdan itibaren hep bu baskıyla yetiştik çoğumuz. Toplumun o baskısını yaşadık en derinden. Tabii ki sosyal bir canlıyız ve tabii ki birtakım normlara uygun hareket etmemiz gerekiyor. Peki bu hareket alanımız nereden başlıyor ve nerede bitiyor?

Özellikle kendi işini yapan ve doğrudan satış alanında çalışanlar bu soruyu pek çok kez kendilerine sorar. Çünkü toplumun belirlediği genel bir kanı ve genel bir yaşam tarzı vardır. Alışılagelmiş bu yerleşik inanç standart hayatlar sunar bir ömür insanoğluna. Bu anlayışa göre; sabit gelir, sigorta, garantili bir iş, belirli mesai saatleri herkesin memnun olacağı etiketlerdir. Peki bu yaşamı tercih edenler memnun mudur?

Kendilerine dayatılan bir yaşam tarzını kabul etmek zorunda olanlar, bir süre sonra bazı yeteneklerinde körelme, hayatlarında tatminsizlik yaşarlar ve mutsuz bir yaşantıya mahkum olanlardır aslında.

Kendi hayat romanlarını yazarken kalemi bir başkasına vermişlerdir; kendi yaşam oyunlarında başrol oynamaları gerekirken sadece seyircidirler ve kısaca kendi hayatlarını değil başkalarının dayattığı hayatı yaşarlar.

Biraz ezber bozmanın zamanı gelmedi mi? O kalemi tekrar alıp kendi hayatını tercih etmek için çok mu geç? Bu kısır döngü sarmalından kurtulmak mümkün değil mi?

Elbette mümkün ve ihtiyaç olunan sadece biraz ‘CESARET’… Seçilecek doğru firma ve sponsor ile yaşama yepyeni bir sayfa açmak mümkün. Bu sayfayı açan kişileri sadece ticari bir başarı beklemiyor, kişisel gelişimde de ciddi bir farkındalık yaşanıyor. Bu cesaret kapısından geçen binlerce katılımcı tanıdım, sunduğum pek çok seminerde. İlk çıktıkları nokta ile şu an bulundukları arasında kat ettikleri yol o kadar büyük ki! O dostlarımız kitap okumaya başladılar, iletişim becerileri çok gelişti, toplum önünde kendilerini ifade etme ve sunum yapma yeteneklerini kazandılar, artık onlar çok başarılı bir takım oyuncusu ve çok başarılı birer lider. Sadece bu fark kendi işlerini sergilerken fark edilmiyor; sosyal ve aile yaşantısında da yüzleri daha çok gülüyor.

‘Umudunu Kaybetme’ filminde başroldeki Will Smith’in oğluna söylediği sözleri unutmayın!

“Birinin sana bir şey yapamazsın demesine izin verme. Hatta benim bile… Bir hayalin varsa onu koruman gerek. İnsanlar bir şey yapamaz ve senin de yapamayacağını söylerler. Bir şey yapmak istiyorsan gidip onu zorla al.”

Şimdi kendi kendinize bir sorun: Elalem ne der? Bu kadar ciddi bir gelişim sonrası inanın sizin gibi kendi yaşamını tercih edenlere diyecekleri sadece tek bir cümle olacaktır:

‘Helal Olsun Sana, Helal Olsun…’