Mutluluğun İyilikle İlişkisi Olmalı
“ İki şey var ki ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor; üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve vicdanımdaki ahlak yasası.” – Immanuel Kant
İnsanlar nasıl mutlu olur? sorusuna verilen yanıtların çoğu maddi şeylere sahip olmakla ilgilidir. Fakat bizi bedenen doyuran şeyler evet maddidir ama ruhumuzu huzurlandıran başka şeylerde vardır. Bu konuyu ünlü filozof Kant’ın yukarıdaki sözünden hareketle açıklayalım.
Kant bu sözüyle bizi hem ahlak hemde sanat felsefesi bağlamında düşündürmektedir. Yüce, kendinden başkası düşünüldüğünde diğer kalan her şeyin onun yanında küçük kalmasıdır. Yüce güzelliğe örnek verecek olursak sahip olduğumuz doğa güzellikleridir. Sonsuz sayıda yıldız bulunan görkemli gökyüzü , uçsuz bucaksız okyanuslar, yüksek dağlar vb. İnsan bu yüce güzelliklere baktığında duygu karmaşası yaşar ve kendini yükselmiş gibi hisseder. İçimize tarifsiz huzur dolar. Bunu çoğumuz tecrübe etmişizdir. Mesela küçükken uzanıp gökyüzünü o görkemli yıldızları izlemişisizdir. İşte onları izlediğimizde ki huzur tarifsizdir.
Ahlak felsefesi açısından baktığımızda herhangi birine yapmış olduğumuz iyilik bizi çok iyi hissettirir. Mesela yaşlı bir insana yardım ettiğimizde, fakir kimsesiz bir çocuğun ihtiyaçlarını karşılaştığımızda veya küçük bir kediye yemek verdiğimizde içimizdeki huzur hiç bir şekilde tarif edilemez. İşte içimizdeki yani vicdanımızdan ahlak yasası bizim hayatımızı güzel ve yaşanılır kılar. Öyle ki bu küçük şeyler bizi mutlu ve huzurlu yapar.
O halde yapmış olduğumuz bazı davranışlar bizi mutlu ve huzurlu yapar. Bu davranışlarda bulunabilmek için hayatın tadını çıkarıp kendimizi pozitife maruz bırakmalıyız ve insanlara yardım edip doğru bir insan olmamız gerekiyor.
Kısacası mutluluğun iyilikle bir ilişkisi vardır. İyi şeylere maruz kal ve iyi şeyleri yap.