Depresyon; uyaranlara karşı duyarlığın azalması, girişim gücünün ve kendine güvenin yiterek umutsuzluğun, karamsarlığın güçlenmesi biçiminde beliren ruhsal bozukluktur.

İnsanlar kimseye tahammül edemez duruma gelmiştir. Kimseyle konuşmak istemiyor olma durumu, kimseyi dinlemek istememe durumu. Sadece kafa dinleme derdinde olmak, herkesin en önemli ihtiyacı. İnsanların kurduğu hayaller, evime gitsem de ayaklarımı uzatıp yatsam sessiz sakin bir ortam arama isteği. İnşallah akşam kimse gelmezde rahat rahat evde dinlenirim , gibi istekler hayaller. Yalnız kalmayı istemek aslında bu belirtiler bizi depresyona sürükler.

Depresyon; uyaranlara karşı duyarlığın azalması, girişim gücünün ve kendine güvenin yiterek umutsuzluğun, karamsarlığın güçlenmesi biçiminde beliren ruhsal bozukluktur.

Günümüzde bir çok insan depresyona giriyor.

Bu durumun belli başlı sebepleri vardır. En belirginleri kendini yalnız hissetme, ne yaparsa yapsın kendini mutsuz hissetme, hayattan tat alamama ve kimseye tahammül edememekdir. Bunlardan kimseye tahammül edememeyi ele alalım. İnsanlar neden bir şeylere ve birilerine tahammül edemez?  Çünkü hayat şartları insanları bazı şeylerden bıkmış hale getirmiştir. Sevmedikleri işlere gitmek, sevmedikleri insanlarla muhattap olmaz az paraya çalışmak, yapmak istedikleri şeyleri yapamamak.

Dolayısıyla insanlar stres haline girerler. Böylece sıkıntılar başlar. Stres durumunda bedenimizde bile bozukluklar olur; ülser, migren, kanser vb. Gibi. Kalmış ki ruhumuz bundan etkilenmesin. Tüm bunları aştıktan sonra ruhumuzda olaylardan ve durumlardan çokça etkilenir. Bu yüzdende insanlar depresyona girer ve psikolojileri bozulur.

Aslında temelinde yatan problemlerin en başında parasızlık gelir.

İnsanlar Ailesi ve sevdikleri için yapması gereken şeyleri yapamazlar, almaları gerekenleri alamazlar böylece strese girip hasta olurlar. Bu stres ister istemez çevreye yansır. Kimse kimseye tahammül edemez hale gelir. Erkekler hanımlarına, anne babalar çocuklarına, çocuklar büyüklerine tahammül edemez olur. Bunların sonucunda boşanmalar, insanların birbirini öldürmeleri görülmektedir.

Bu konuya ünlü hukuk felsefecisi T. Hobbes un çok önemli bir sözüyle açıklık getirelim.

“İnsan, insanın kurdudur.”

Hobbes, gerçekten de çok doğru tespitte bulunmuştur. İnsan doğası gereği bencil yaratılmıştır, her şeyin en iyisi ben olayım her şeyde ben en üstte olayım en iyi evlat ben olayım en iyi anne ben olayım en iyi insan ben olayım vb. durumu görülmektedir. İnsanlar istedikleri olmadığında etrafa ve kendilerine zarar verirler. Böylece kaos oluşturulmuş olur.

Bu durumun tek çözümü vardır.

Bu ise, Toplum Sözleşmesi‘dir. Toplum sözleşmesi, insanların birlikte iyi geçinebilmeleri ve daha mutlu olmaları sağlar. Herkesin söz hakkının olması, rekabetin olmadığı refah bir ortam için çok gereklidir. Herkes eşit olursa kimse kimseye zarar veremez. Konumuza bağlayacak olursak insanların kendi aralarında uzlaşıma varmalarıdır, kendi aralarında yeri geldiğinde alttan alabilmeliler, kurallar belirlenip onlara uyulmalıdır. Böylece kimsenin başı ağrımaz ve işler yolunda gider.

Stres olmadan sakin olarak doğru düşünerek adımlar atmalıyız. İnsanlarla bir arada yaşamak zorundayız. Doğru bir yaşam için uzlaşımcı olmalıyız ki her şey daha güzel olsun.