Çoğu kişinin farketmediği şey şu ki; insanların büyük bir çoğunluğu, ilk büyük kalp krizlerini sabah saat 8 ile 9 arasında geçirmektedir. Tam da sevmedikleri işlerine gitmeye hazırlanıyorlar. Bu işler de onları hasta ediyor. Haftanın 7 günü yapmaktan hoşlanacağınız iş ne olabilir ki? Bir düşünün.
Hayatınıza evet demeye başlamanız gerekiyor.
10 yılı nasıl sizin çağınız yapacağınızı göstereceğim. Kendinize, “Potansiyelinizi tamamen kullanıyor musunuz?” diye sordunuz mu hiç? Şimdi biliyoruz ki insanlar bildiklerini hayatta yapmazlar. Kendilerini nasıl görüyorlarsa o bağlamda hareket ederler.
Sizin kendinize ait daha geniş bir vizyona sahip olmanıza yardım edeceğim.
Çabanın, taahhütün, eylemin hazırlığın ne olursa olsun gereken neyse onun gerektirdiklerine değdiğinizi düşünmeye başlamanız gerekiyor. Hayatınızı ele geçirmek için ne gerekiyorsa onu yapmalısınız.
Sizin için hayatınızda önemli olan bir şey düşünün.
Yapacağınız bu içsel konuşmadan endişelenmeyin. Bunu nasıl yapabileceğinizi düşünüp endişelenmeyin. Bir eylem planı hazırlayacaksınız, insanları kaynağa çeken türden bir şeye dönüşeceksiniz. Ve bunu gerçekleştirmek için ihtiyacınız olan her şeye sahip olacaksınız.
Bir seferinde dinleyicilerin arasında oturuyordum ve Zig Ziglar -ki bence dünyanın en iyi motivasyon konuşmacılarından biridir- bir konuşma yapıyordu. İçimden dedim ki ‘’ Bunu ben de yapmak istiyorum.’’ Yanımdaki adama, ‘’Bunu yapmak için kaç para alıyor?’’ diye sordum. ‘5000$’ dedi adam. “Bunu öyle bir yaparım ki.”dedim hemen.
İç sesim ‘’Les Brown bunu yapamazsın!’’ diyordu. “Üniversite eğitimin yok, paran yok, çevre yok. Asla büyük şirketlerde çalışmadın. Bir saat konuşup 1 aylık maaşını çıkarabileceğini nereden çıkardın ki!” Kaçınız böyle bir şeyler yapmak isteyip de yapmaktan vazgeçtiniz?
O iç ses çoğu kişiyi mezara götürme sebebidir.
Dünyadaki en zengin yerler mezarlıklardır. Çünkü mezarlıkta asla görmediğimiz icatlar yatar. Asla gerçekleşmemiş fikirler ve hayaller! Çünkü çoğu insan amaçlarına engel olan o iç sesi dinler.
Neden çoğu kişi tam hayallerine ulaşamaz veya vazgeçer?
Beraber doğduğumuz sadece 2 çeşit korku vardır. Düşme ve yüksek bir sesten duyduğumuz korkudur. Kalanları sonradan öğreniriz. Başarı korkusu sonradan öğrenilen bir korkudur ya da başarısızlık. Öyle büyük bir proje üzerinde çalışıyordum ki, ilerleyen proje o kadar başarılı olmuştu ki, panik yaptım. Öylece vazgeçtim ve projeyi başkasına verdim.
Çünkü bunun altından kalkabileceğime inanmıyordum. İnsanları hedeflerinden alıkoyan bir başka şey de şudur; Birçok insanın rahat olmasıdır. Büyümeyi ve bir şeyler istemeyi bir yana bırakırlar. Öylece tatmin olurlar. Önlerine hedefler koymaktan vazgeçerler.
Büyük bir adam olan George Bernard Shaw’ın yazdığı bir kitabı okuyordum. Kitapta;
‘’Başarıya ulaşmış olmak, artık dünyada yapacak işi kalmamış demektir. Tıpkı çiftleşmeyi başaran erkek örümceğin dişi örümcek tarafından öldürülmesi gibi. Amacımın sürekli önümde olmasından hoşnut olurum, amacımı arkada bırakmaktan hoşlanmam.’’
Bir motivasyon konuşması yaptıktan sonra yanıma gelen bir bey dedi ki; ‘’ Sizin gibi gençler için bu harika bir motivasyon konuşması. Ama ben yapacağımı yaptım zaten.’’
Ben de; “Yapacağın bir sürü şey var. Hala buradaysan işin henüz bitmemiş.” dedim.
Hedefimize ulaşmaktan alıkoyan bir başka şey ise kendimizi buna değer hissetmemektir. Kendinizi hedefinize layık görmüyorsanız, farkında olmadan kendinizi sabote etmeye başlayacaksınız. Örneğin her şeyi erteleyip duracaksınız. Bir başka şey ise durmadan bir şeylerden şikayet etmemiz ve bahane aramamızdır.
Bir arkadaşım anlatmıştı: ‘’Bir evin yanından geçiyormuş ve verandada insanlar oturuyormuş. bir de köpek varmış ve köpek sürekli inliyormuş. O da sahibine neden köpeğinin ağladığını sormuş.Çünkü bir çivinin üzerinde yatıyor demiş. Peki neden kalkmıyor ki? Diye sorunca adam; sahibi de, kalkmasını gerektirecek kadar acıtmıyor demek ki.’’ demiş.