Teknolojinin hızla ilerlediği bu çağımızda biz insanların beslenme alışkanlıklarında da inanılmaz bir değişim söz konusudur. Metropol insanının eskiye nazaran daha çok paketli ve hazır gıda tüketiminin artmış olması, doğal ve sağlıklı beslenmeden uzaklaşmış olmamız beraberinde bazı sorunları da getirmiştir. Yetersiz veya düzensiz beslenme vitamin-mineral yetersizliğine, bağırsak sorunlarına, ruh sağlığının bozulmasına, hormonel sistemin işleyişinin aksamasına, obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıklara neden olabilmektedir.
Her mevsimin kendine has güzellikleri ve sorunlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle bahar ayları ve kış dönemi bedenimizin hastalıklara en yatkın olduğu zamanlardır. Bu aylarda bazen beslenme yoluyla bazı besin öğesi ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız zamanlar olur. Besin öğesi eksiklikleri, bedenimizde bazı belirtiler gösterebilir. Örneğin; halsizlik, yorgunluk, vücut direncinin düşmesi, saç ve tırnaklarda problemler, ciltte kuruluklar gibi birçok belirti verebilir. Her birey sağlık problemi olsun olmasın 6 ayda bir rutin kan tahlillerini yaptırarak mikro besin öğesi ihtiyaçlarını, eksiklik veya fazlalığını öğrenebilir.
Klinikte birlikte çalıştığım yüzden fazla danışanım da kış aylarında en sık karşılaştığım besin öğesi yetersizlikleri; D vitamini, ferritin(depo demir) ve B12 olmaktadır. Bu besin öğelerini beslenme yoluyla bazen yeterince karşılamamız mümkün olmamaktadır. Genel olarak kış mevsiminde en çok ihtiyaç duyulan vitamin-mineralleri vücuda etkileriyle birlikte şöyle sıralayabiliriz;
D vitamini
Günümüzde kapalı yerlerde çalışan ya da plazada yaşayan insanların karşılaştığı sorunların başında D vitamini eksikliği geliyor. Bu vitaminin yetersizliği yaygın kemik ve kas ağrısı, kaslarda güçsüzlük ve halsizlik gibi problemlere neden olarak yaşam kalitenizi ve enerjinizi düşürebilmektedir. Metropolde yaşayan insanların büyük çoğunluğu yoğun çalışma temposu içerisinde, bilgisayar başında ve neredeyse bütün günü kapalı ofislerde çalışarak geçiriyor. Yaz kış fark etmeksizin güneş ışığından yeterince faydalanamıyor ve D vitamini alamıyor. Bu nedenle özellikle güneşli gün sayısının azaldığı sonbahar ve kış aylarında D vitamini seviyenizi kontrol ettirin. D vitamini seviyeniz 30’un altındaysa en azından günlük doz bir D vitamini takviyesini doktorunuza danışarak kullanınız.
Peki D vitamininin vücutta ne gibi etkileri vardır;
- Güçlü kemiklerin ve dişlerin korunması,
- Bağışıklık sisteminizin güçlü olması,
- Kalsiyum ve fosforun emiliminin olması için gereklidir.
- Araştırmalar, D vitamininin ruh halini düzenlemede ve depresyonu önlemede önemli bir rol oynayabileceğini göstermiştir.
- Ayrıca D vitamini eksikliğinde kaslar yoruluyor ve metabolizmaları bozuluyor. Böylelikle enerji dengeleri değişiyor ve yağlanma kapasiteleri artıyor. D vitamini seviyesi iyi olan bireylerin yağ yakma hızları da daha iyi olmaktadır. Zayıflama diyeti yapmayı düşünüyorsanız öncelikle D vitamini seviyenizi kontrol ettirin.
C vitamini
Özellikle bahar ve kış aylarında vücudun direncini arttırmak için gereksinim duyduğumuz vitamin ve mineralleri yeteri kadar almaya daha çok özen göstermeliyiz. Daha güçlü bir bağışıklık sistemi için antioksidan özellikli A,C,E vitaminleri olmazsa olmazlarımızdır.
Limon, portakal, mandalina, kivi, kuşburnu, yeşil biber ,maydanoz , roka , ıspanak ve karnabahar C vitamini açısından zengin besinlerdir. Besinlerle yeteri kadar C vitamini alamadığınız zaman vücut direncinizi desteklemek ve daha enerjik olmak için C vitamini takviyesi tercih edebilirsiniz.
B12 vitamini
En sık karşılaşılan vitamin eksikliklerinden biri de B12 vitamini eksikliğidir. B12 vitamini enerji üretimi ve sinir sistemi sağlığı için önemlidir. B12 vitamini, midede intrinsik faktör aracılığıyla emilmektedir. Mide problemi olan bireylerde B12 emiliminde sorun olabilmektedir. B12 vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunmaktadır. Bu nedenle vejeteryan ve vegan beslenen bireylerde en sık ihtiyaç duyulan vitamindir.
B12 vitamini eksikliğinde;
- Megaloblastik anemi
- Yorgunluk, halsizlik
- Hafıza kaybı ve bunama
- İştahsızlık
- Ellerde ve ayaklarda uyuşma hissi
- Homosistein yüksekliği görülmektedir.
Eğer sizde de bu tip belirtiler varsa kesinlikle kan tahlillerinizi yaptırıp doktorunuzla görüşünüz.
Omega-3
Besin öğesi yetersizliklerinin başında gelenlerden biri de, omega 3 yetersizliğidir. Omega-3 yağ asitleri, bedenimiz için inanılmaz derecede önemlidir. İnsan bedeninde sentezlenemez ve vücut için esansiyel(alınması zorunlu) bir yağ asitidir. Vücudumuz ve beynimiz için çok güçlü etkileri vardır. Omega-3 yağ asitlerinin bilimsel olarak kanıtlanmış sağlık üzerine etkilerini şöyle sıralayabiliriz;
- Bilimsel çalışmalar, düzenli olarak omega-3 tüketenlerin depresyona daha az yatkın olduğunu göstermektedir.
- Omega-3 yağ asitleri kronik iltihabı(inflamasyon) azaltarak kalp hastalıklarına, kansere ve diğer çeşitli hastalıkların tedavisine katkı sağlar.
- Omega-3 yağ asitleri kanseri önlemeye büyük katkı sağlar
- Omega-3 alımı hem çocuklarda hem de genç erişkinlerde düşük astım riski ile ilişkilendirilmiştir.
- Omega-3 yağ asitleri, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması olan kişilerde karaciğer yağını azaltır.
- Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde yapılan çalışmalar, omega-3 tüketiminin uyku süresini ve kalitesini artırdığını ortaya koymaktadır.
- Omega 3 yağ asitleri göz sağlığını arttırır.
Omega 3 yağ asitlerinin ruh ve beden sağlığı üzerine etkileri tartışılmazdır. Vücudun omega-3 ihtiyacını karşılayabilmek için haftada 2-3 gün ızgra veya fırında pişmiş deniz balığı (özellikle uskumru, sardalya, somon ve ton ) tüketmeye özen gösteriniz. Eğer balık tüketiminiz iyi değilse omega-3 desteği almayı ihmal etmeyiniz.
Tükettiğiniz besinlerin ilacınız olması dileklerimle…