Özgürlüğün Tanımını Yanlış Mı Biliyoruz?
“ İnsan özgür doğar oysa heryerde zincire vurulmuştur.” – J. J. Rousseau
Rousseau, ilk insanın doğada tam olarak özgür ve eşit yaşadığını, yaşamının da toplumun kurulmasıyla son bulduğunu belirtir. Özellikle “ mülkiyet” kavramının ortaya çıkmasının özgürlüğü ve eşitliği ortadan kaldırdığına işaret eder. Mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla savaşlarda ortaya çıkmıştır.
İlk doğal yaşamın olduğu zamanlarda kurallar yoktu. Ama artık hayatımızın her alanında kurallar vardır. Kurallar belki düzeni sağlıyor fakat insanları köleleştiriyor. Biz istesek de istemesek de bu düzenin içerisinde yer almaktayız. Kurallara uymak zorundayız. Kültürlerimize ayak uydurmamız gerekiyor. Uymadığımız sürece toplumdan dışlanmalar gerçekleşir. Ama bazen bu kurallar ve gelenekler saçma olabilir. Saçma olsa da uymamız gerekir.
Her yerde hayatımızı birileri yönlendirir. Doğarsın, doğduğun ilk andan itibaren sizi yönlendirmeye başlarlar. Dilin dinin vb. Bunların hiç birini seçemezsin. Sizi her yerde zincire vurup istediklerini yaptırmaya çalışırlar. Aynı şeyler okullar içinde gereklidir. Evet okumak okula gitmek çok önemli ama zorla bazı gereksiz bilgilerin verilmeye çalışılması iyi değildir.
Öğretmenin düşüncesi ne ise size onu kabullendirmeye çalışmasını doğru bulamayız. Daha sonra yönetim de kim varsa onun kuralları geçerli olur. Yönetenler değişir kurallar değişir. Hiç düşünmedik mi neden evrensel kurallar yok? Evrensel kuralların olması tüm toplumların faydasına olurdu. Kant bu konuda çok güzel bir söz söylemiştir.
“Her zaman akıllı iradeni, evrensel bir yasa koyucu olarak görevde bulunacağı şekilde kullan.”
Ancak evrensel olduğumuzda insanlar huzurlu olur, insanlar birbirine saygılı ve sevgili olur. Özgürlüğümüzü sağlamamız bir noktada imkansız gibi görünüyor. Rousseau’nun da dediği gibi insanlık özgür doğup her yerde zincire vurulmuştur. Ancak kimsenin hayatımıza karışmamasını yönlendirmemesini istiyorsak o halde yönlendiren olalım. Her türlü bu durumun içerisinde olacaksak eğer insanların hayatına güzel dokunuşlar da bulunan başarılı, bilgili, erdemli, zengin, insani değerlere önem veren pozitif bir birey olalım. Olalım ki dünyaya gelme gayemizi yerine getirmiş olabilelim.