Bugünkü kısa hikayeler bölümümüzde Ala Geyik Hikayesi’ni sizlerle paylaşacağız. Bu başarı hikayesi bize hayatta karşılaşacağımız sorunlar için tedbirler almak, ön yargılar konusunda bakış açısı vermektedir. Peki nedir bu hikaye, gelin birlikte okuyalım.
Dün geldim meclisine,
İstiyorsan taşla beni
Önyargıyla dostluk olmaz
İstersen tanı, bil beni.
Yukarıda paylaştığım Nuray Ülker’in şiirinden de anlaşılacağı gibi bu kısa hikayemizde, yani ala geyik hikayesi içerisinde peşin hüküm vermek / ön yargı konusuna değineceğiz.
Kısa Hikayeler: Sağlam Ağaçlar En Sert Rüzgarlarda Yetişir >>
Kısa Hikayeler: Ala geyik hikayesi
İnsan dünyaya geldiğinde ilk ailesini görür. Aileden çevre ve oradan da sosyo-kültürel bir ortamda bulur kendini. Bulunduğu çevrenin dilini, dinini, ahlakını, adaletini, kurallarını ve birçok değerleri benimsemiştir. Onların günlük hayatını, davranış biçimlerini öğrenir ve kişi bunları kabul ederken peşin hükümlü olmaktan da kendini alıkoyamaz. Kişi kendi çevresinden nereye giderse gitsin, diğer çevrelere nüfuz ettikçe insanlar arasında peşin hüküm de kaçınılmaz olacaktır.
Kısa Hikayeler: 100 Yaşında Bir Dededen Nasihatler >>
Herkese ve her olaya kendi doğrularından bakan insanlardan bireysel ve toplumsal fayda görülmez. Peşin hükümlerin en büyük kaynağı bilgisizliktir. Başkaları veya bir olay hakkında doğru olup olmadığı bilinmeden, daha fazla araştırmadan, bilgi edinmeden bir hükme varıyoruz. Kişilerin giyim tarzına, mesleklerine, kullandığı cümlelere bakarak kendi değerlerine göre algılıyor, karşımızdaki insanı tanımak yerine etiketlemeyi tercih ediyoruz.
Bunun kötü tarafı ise bu etiketlenme yalan yanlış da olsa değiştirmek pek mümkün değil. Zanlarımızın, hükümlerimizin gerçek hayatta karşılığı olmadığı , hata ettiğimizi, yanıldığımızı anladığımız zaman pişman oluruz, kendimize kızarız. Bu konuda Ernest Hemingway’in sözünü paylaşmak yerinde olacaktır:
Tepki göstermeden önce düşün
Harcamadan önce kazan
Eleştirmeden önce bekle
Pes etmeden önce dene
Ayrılmadan önce hatırla
Ne yaparsan yap
Öncesini bil…
Kısa Hikayeler: Sihirli Bir Dokunuş >>
Hemingway’in tavsiyesinden sonra bize ders verecek olan ala geyik hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum:
Ala geyiğin biri ormanda gönlünce yaşıyormuş. Fakat bir gün ormana avcılar gelmiş. Oklarını ala geyiğe nişanlayıp atmışlar. Alageyik canını kurtarmış fakat atılan oklardan biri alageyiğin gözlerinden birine saplanmış. Alageyiğin bir gözünü kör etmiş. Alageyik tek gözünü kaybettiği için çok üzülmüş fakat hayat devam ediyor. Acısını içine gömüp bu şekilde yaşamaya alışmaya başlamış.
Tek gözle tehlikelere karşı daha dikkatli olmalıyım diyor, her gittiği yerde tedbir almaya çalışıyormuş. Alageyik bir gün otlayıp karnını doyurmak için göl kenarına gitmiş. Bir yandan da tedbir almak için: “ En iyisi tek gözümü ormandan yana çevireyim. Bir tehlike veya avcılar gelirse ormandan gelir tetikte olmalıyım. Arka tarafa bakmasam da, görmesem de olur. Çünkü orası göl, oradan bir tehlike gelmez. Böylece rahatlıkla karnımı doyururum.” diye düşünmüş. Böylece Alageyik yeşil otları yemeye başlamış.
Kısa Hikayeler: 100 Yaşındaki Bir Dededen Nasihatler >>
Tek gözü de devamlı orman tarafında, gelecek tehlikeleri haber vermek üzere tetikteymiş. Bu arada göl tarafında neler olup bittiğinden haberi yokmuş. Çünkü oradan tehlike gelebileceğini düşünmüyormuş. Bir süre sonra gölde bir sandal belirmiş. Sandalın içinde de bir sürü avcı varmış. Geyiği görür görmez oklarına sarılmışlar. Atış menziline girince de oklarını salıvermişler. Okları yiyen geyik yere yıkılıvermiş. Son nefesini verirken: “Ah ah! Gölden tehlike gelebileceğini hiç düşünmedim. Bana göre düşman karadan, ormandan gelecekti. Halbuki ölüm hiç değer vermediğim gölden gelip beni buldu.”
Kıssadan hisse
Bu kısa hikayemizde ala geyik hikayesi ile sizlerle buluştuk. Çıkarılacak kıssadan hisse ise, geyik, ormanda saldırıya uğradığı için, tekrar ormandan saldırı geleceğini düşündü ve fazla tedbir almaya gerek duymadı. Bazen güvenilir, iyi dediğimiz yerlerden beklenmedik zararlar görebiliriz. Ya da tam tersi; bir şeyin tehlikeli, riskli olduğunu düşünürüz oysa güvenilir olduğunu anlarız. Yani evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Hiçbir zaman peşin hükümlü olmamalıyız.
Ala geyik hikayesini Samuel Johnson’un bir sözüyle bitirmek istiyorum:
“Peşin hükümlü, önyargılı olmak daima zayıf olmak demektir.”
Kısa Hikayeler: Sahip Olduklarımızın Değerini Biliyor Muyuz? >>