Her şeyin ötesinde, yolumuzun tam tersinde “Mümkün Durağı” diye bir yer var. Nefes almak için durduğumuz bir vakit olursa şayet; bu durakta Güneş batıp Ay doğarken buluşacağız.
İnsanın insanla olan kavgası bir bitse, anlamak ve anlaşılmak için yüzlerce yol varken; kibirlenmeden, böbürlenmeden, rest bayraklarını dalgalandırmadan önce durup da şu durakta bir nefes alsak diyorum.
Şair, “insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık” demiş. Dudaklarımız konuşmak için hâlâ can atıyorken içimizi susturmasak, sevginin saflığında yaşayıp her anımıza şükretsek… Nefes alsak yahu! Yaşamak bu kadar güzelken durup da bir nefes alsak!
Benim Mümkün Durağımda imkânsız diye bir şey yok. Ben iyiysem ve iyi olanı seçiyorsam, iyi olan da en doğru zamanda beni bulur.
Telaşlarım, acele ederek yürüdüğüm yollarım, pişmanlıklarım ve dolaylı yoldan “keşke” diyerek bir sonuca vardığımı zannettiklerim; hepsi dünlerde kaldı. Bugün her keşke, sevginin kutsallığında arınmış “iyi ki”lere döndü. Kimileri keşkelerimin, kimileri de iyi ki’lerimin mimarı oldu.
Her eylemim, her çırpınışıma ziyadesiyle değdi. Birkaç senedir kinayeden dahi olsa keşke demedim.
Kumbaraya attığım her iyi ki’m, üzerime ışık gibi yağan mucizelerime dönüştü. Bu yolda da Ay’ın ışığı, Güneş’in sıcaklığı ruhuma rehber oldu…
Gökyüzüne bakıp bakıp “ne güzel rengin var senin” diyebilmek, hiçbir şeyi ertelememek, konuşarak her çukuru onarabilmek, aldığın nefese şükredebilmek bulunmaz bir nimet!
Rotamı ben çizdim, tercihlerimin müsebbibi benim, bu yolu yürüdüğüm insanlar benim seçimim. İyi ki ben benim.
Artık Mümkün Durağında buluşmak için Güneş’in batışını, Ay’ın doğuşunu beklemiyorum. Hâlâ hayattayken nefes alıyorum ve bunun için her zaman şükrediyorum.
İnandığım her şey benimdir ve benim olan bana gelir.
Hayat sana teşekkür ederim. Her sınavınla enfessin!