Başarıya Ulaşmanın Önündeki En Büyük Engel; Direnç

Kişisel Direnç - Bir başka deyişle hiçbir dış faktör bizi içimizde var ettiklerimiz kadar derinden etkilemez, etkileyemez.

Başarıya giden yolda kişisel direnç ne kadar önemli biliyor musunuz? Zorluklar karşısında kişisel gelişiminiz, zihniniz, bilinçaltınız sizi daha güçlü kılıyor mu? Tüm bunların ortak bir noktası var; kişisel direnç. Peki nedir bu direnç?

Başarıya Ulaşmanın Önündeki En Büyük Engel; Direnç

Başarıya giden yolda önümüze çıkan en büyük engeller dışarıdan değil bizzat kendi içimizden gelir. Bir başka deyişle hiçbir dış faktör bizi içimizde var ettiklerimiz kadar derinden etkilemez, etkileyemez.

Hatalarımız Ve Başarılarımız >>

İstediğimiz Şeylere Ulaşabiliriz

Başarıya giden yolda önümüze çıkan en büyük engeller dışarıdan değil bizzat kendi içimizden gelir.

Üzerine hayaller kurduğumuz farklı fikirlerimiz gezinir durur zihnimizde. İçlerinden birine tutunur ve yürümeye başlarız. Ancak süreç ilerledikçe yolun başındaki duygularda arkamızda kalmaya başlar. Çeşitli sorunlar ortaya çıkar, vermemiz gereken emek artar. Mevcut yaşantımızı istediğimiz yaşantıya dönüştürmenin çok da kolay olmadığı gerçeğiyle burun buruna geliriz. İşte tam da bu noktada sizlere yazar ve senarist Pressfield’ın sözlerini aktarmak istiyorum.

Pressfield satırlarında şöyle diyor; “İnsan için iki yaşam vardır. Bunlardan ilki yaşadığı; ikincisi ise yaşamak istediği hayattır. Direnç ise tam bu ikisinin çatışmasından doğar.” Sonra direnci tanımlar. Sandığımızdan daha güçlü olduğunu ifade eder. Bizim için mutluluğun önündeki en sağlam engeldir direnç. Yapmamız gerekenle aramızda durur. Ve der ki; “Eğer bir sabah ansızın sihirli değnek değmişçesine rüyalarımızı gerçekleştirmek için gerekli ilk adımı atacak güçle güne başlasaydık, dünya olduğundan çok daha farklı bir yere dönüşürdü.”

Ulaşabileceği boyutları belki de en çarpıcı örnekle anlatır. Ve Hitler’den bahseder:

  • Hitlerin aslında bir ressam olmak istediğini biliyor muydunuz? Kendisine miras kalan 700 kronu cebine koyup Viyana’ya yerleşmiş. Orada önce bir sanat okuluna daha sonra da mimarlık fakültesine başvurmuş. Ancak halihazırda bilinen hiçbir eseri yok. Pressfield direncin Hitler’i de yendiğini söylüyor ve kendisinin cüretkar bulduğu sözlerini satırlara ekliyor: “Boş bir tuvalle yüzleşmektense, ikinci dünya savaşını başlatmak kolayına gelmiş olmalı.”

Hayallerinizi Gerçekleştirmek İçin 15 Fikir >>

Kendimiz İçin Durum Nasıl İşliyor?

Peki kişisel direnç hakkında konuyu yeniden kendimize getirecek olursak… Belki de yazılmamış yazıların yazarı, çizilmemiş resimlerin ressamı, üretilmemiş projelerin tasarımcısı olarak tek yapabildiğimiz; direncin içimizde çıkardığı savaşı günden güne kızıştırmak mı? Boş bir yazı sayfasına, boş bir tuvale ya da nota kağıdına bakmak “kendimizle savaşmaktan” daha zor geliyor.

İç dünyamızın Hitler’i olmayı bırakabilecek miyiz? Zira savaşırsak kaybedenin biz olacağını bile bile kılıç sallamış oluruz. Böyle bir gafleti hak edecek ne yapmış olabiliriz ki?  İlla savaşta olacaksak “kendimizle” değil “direncimizle” savaşmalıyız. Velhasıl ortada bir savaş var. Tarafımızı iyi seçmemiz gerekiyor.

Kendinizi Sevmenin Önemi >>