Sağlıklı beslenmenin zihnimizdeki karşılığı ne? Sağlıklı beslenmeyi kendimize nasıl öğretiriz? Nereden başlamalı ve hangi sorulara cevap aramalıyız? Bu konuda gelişen bir pazar var mı? Bu pazarın işleyiş mantığı ne ve hedef noktası olmamak için ne yapmalıyız? Tüm bu soruların cevabını ve fazlasını bu yazıda bulabilirsiniz.
Sağlıklı Beslenme Ve Bakış Açımız
Sağlıklı beslenme, çocukluk yıllarından tutun da ileri yaşlara kadar önemini eksiltmeden muhafaza eden bir konu. Ancak gerek önyargılar gerek çevresel faktörlerle olaya bakışımız sığlaşıyor.
Bunun yanında, sağlıklı beslenme konusu, sosyal medyanın, TV’lerin veya bize otorite olarak gösterilmiş insanların belirlediği bir platform olup çıkmış durumda. Son derece basit bir başlangıç ile hayatınızı daha sağlıklı bir moda alabileceğinizi biliyor musunuz?
Sizler İçin Sağlıklı Beslenme Önerileri >>
Sağlıklı Beslenme Her Şeydir
Sağlıklı beslenme her şeydir. Örneğin hep konuşulan, “İstediğim kiloya ulaşmam gerçekten mümkün mü?” sorusu, diyetisyen-danışan diyaloglarının bir numaraları giriş cümlesidir. Kilo vermeye öyle bir yerden bakıyoruz ki ‘mümkün olduğunu’ duysak da bir anlam ifade etmiyor. 90 kilodaysak tartıda 65’i görmeyi öyle bir yere koymuşuz ki; Kaf dağının ardına, anka kuşunun kanadında gitmek gibi bir şeyler bekliyoruz. Ancak masallarda mümkün olabilecek düzeyde akıl dışı önerilere ‘acaba’ gözüyle yaklaşıyoruz.
Abartmıyoruz, gerçekten de böyle oluyor. Kimse sizin kilonuzu dert ettiğinden sokaklara masa atıp, zayıflayasınız diye toz satmıyor. Yaptığı şey zafiyetinizi fırsat bilip cebini doldurmaktan fazlası değil. Yoksa sağlığınız da, kilonuz da karşıdaki için dolar işaretinden başka bir şey simgelemiyor. Ödem attırıcı etkisinden dolayı her sene yeni bir meyve ya da sebzenin itibarıyla oynanıyor. Sanki yıllardır beklenen kurtarıcıyı keşfetmişçesine abartılı ifadelerle maydanozun sapını, kerevizin yaprağını gündem yapıyorlar. Sebebi yine aynı, bizim kilo zafiyetimiz.
Şayet bu durum zafiyet olmasaydı, kilo sorununu yalnızca sabır ve istikrarla çözebileceğimizi çoktan görürdük. İrade meselesi olduğunu kabul eder, mucize beklemezdik. Saçma sapan önerilere kulağımızı tıkar, sağlığımızla oyun oynatmazdık.
Laf açılmışken soralım, sizin için bu kadar önemli ‘kilo verme’ konusunda emek verdim diyeceğiniz ne yaptınız? Kendinize dürüst olup, “ben nasıl besleniyorum” diye sordunuz mu? Bu konudaki alışkanlıklarınız üzerine düşündünüz mü? Fark ettiğiniz olumsuz durumları değiştirmek için ne gibi girişimlerde bulundunuz?
Şifalı Papatya Çayının Faydaları Nelerdir? >>
Günlük Hayatımızda Sağlıklı Beslenme
Daha fazla su içmek, sporu hayatınıza dahil etmek ya da porsiyon kontrolü sağlamak gibi şeylerden bahsediyoruz. Yoksa siz de şu ana kadar; her gece yatarken planlayıp, sabah uyanınca gecenin karanlığına gömülen, kendinize verdiğiniz sözlerin ağırlığını mı taşıdınız? Eğer öyleyse sizi tanımlayan bu satırlarla karşılaşmış olmayı, hedefinize giden ilk adım olarak görebilirsiniz. Bu başlığa tıklayıp okumayı sürdürdüğünüze göre değişimi arzuluyorsunuz. Nereden ve nasıl başlayacağınızın anahtarı ise şimdi söyleyeceklerimizde…
Hazır olmayı beklemeyi artık bırakmalısınız. Aristo, hayatı “bir devinim” olarak tanımlar ve; “Hayatta bir noktadan başka bir noktaya ulaşmak ancak kararlı bir hareket haliyle mümkündür.” der. Beslenme alışkanlıklarımız söz konusu olduğunda da durum aynı, değişmiyor.
Hedeflediğimiz bir sonuç varsa kararlılıkla yürümemiz gereken bir yol bizi bekliyor. Kestirme ve riskli yollara sapıp süreyi kısaltmayı ummak yerine onaylanmış yöntemlerle, sağlığımızı göz ardı etmediğimiz yollardan yürümeliyiz. Burada iş irademize kalıyor. Ve irademizin mekanizması tıpkı vücudumuzda bulunan bir kas gibi işliyor. Onu geliştirmeye yönelik çabamız ne kadar olursa o kadar gelişip ve büyüyor. Kullanıldıkça sağlamlaşıyor. Sağlamlaştıkça zoru başarması kolaylaşıyor.
O zaman, örneğimizden yola çıkarsak, şu anki haliyle istediğimiz kiloya ulaşmak fikri irademizden daha kuvvetli olamaz. Tek bir engelimiz var. O da, hemen yola koyulmamak…
İstersek yaparız, irademize kuvvet..