Yaşadığımız hemen her şey bizle ilgilidir. Sanılanın aksine, sahip olduğumuz ekonomik koşullardan tutalım da çözümsüz gelen sorunlarımıza hatta sağlık problemlerimize kadar biz belirleriz yaşadığımız hayatı. Yani ne demek istiyorum?
Evet, hiçbirimiz bilinçli olarak az para kazanmayı tercih etmiyoruz. Ya da hasta olmayı “ben hasta olmak istiyorum” diyerek seçmedik. Ama tüm bunlar hayatımıza gökten de düşmüyor aslında. Kader diye içinizden bir cevap yükseliyorsa şayet, yükselmesin. Zira bu sese yanıt ayetle aşikardır. “Biz insanın kaderini çabasına bağlı kıldık.” Şimdi gelin “çaba” kelimesini biraz konuşalım.
Başarıya Giden Yolun Şaşmaz Haritası
Hala okuyor olmanız en çok da henüz reddedecek bir düşünce geliştirmemenizle ilgili; yani “hayır” demeyip, onay vermenizle ilgili. Sorumluluk alıyorsunuz. Kendinizi öğrenmeye açıyorsunuz. Zaten bütün olay “sorumluluk” almanız gerektiğini kabul etmekle başlıyor. Sorumluluk almak ise “çabayı” gerekli kılıyor.
Burada yol yeniden ikiye ayrılıyor. Anladıktan sonra eyleme geçmek yani çaba göstermek ya da anlamakla yetinmek; yani aktif bilen ya da pasif bilen olmak. Kimin sonuca ulaştığını sanıyorum hepimiz biliyoruz.
Değişim Yolunda Kendi Yolunuzu Nasıl Çizmelisiniz? >>
Şimdi “çabaya” biraz daha yakından bakalım.
Çabayı hedefe ulaştıran başta doğru iş üzerine harcanıp harcanmadığıdır. Bunu belirlemek ise o alanda sağlam bir bilgi birikimiyle mümkün olacaktır. İlk adım olarak, çalışmak istediğimiz alanda donanımlı bilgi birikimine sahip olup olmadığımıza cevap bulmalıyız.
Çünkü bu bilgi size en çok odaklanmanız gereken noktaları belirlemede yardım edecek. Bir başka ifadeyle; Pareto ilkesi gereği işinizin %20’lik çabayla sizi %80 sonuca götürecek konu başlıklarını biliyor olmanız gerek.
Sonraki adım nedir?
Sırada belirlediğiniz başlıkları hayata geçirmek için gerekli mesaiyi sabır ve istikrarla devam ettirebilmek var. Tüm bu aşamaların akıbetinin sizin istikrarınıza bağlı olduğu gerçeğini kendinize her gün hatırlatmalısınız. Zira her yarışın kazananı, pes etme noktasında yarışı sürdürmeyi seçenler arasından olmuştur. Bıraktığınız noktadan sonra neler olacağını asla öğrenemezsiniz. Ancak devam ederseniz bu bilgiye sahip olursunuz. Ve biliyoruz ki, yılmayıp devam edenler için başarısızlıkların anlamı basittir: “Ne yapmamam gerektiğini öğrendim.”
Esas soru geliyor. Peki ufak aksilikler ve başarısızlıklar çoğunlukla biz bırakma noktasına getirirken nasıl oluyor da bazıları bu duruma sadece bilgi ya da tecrübe gözüyle bakabiliyor? İşte en büyük sır burada gizli.
Dışımızda olan bitene gösterdiğimiz hoşgörü ve sabır ancak kendimize sunduğumuz hoşgörü ve sabırdan beslenebiliyor. Özşefkat, özdeğer ve özgüven, saç ayağımız ne kadar sağlam olursa dışarıdan gelen olumlu ve olumsuz geri bildirimlerle o kadar az ilgileniyoruz. Bu da başarı yolunda en çok ihtiyacımız olan şeye bizi götürüyor; İstikrarla içinden gelen sese bağlı kalabilmeye.
Uzun Vadeli Başarı Neye Bağlıdır? >>
Bilmenizde fayda var.
Kendinize özgü şarkıyı söylemeye çalışırken sizi susturmak isteyen çok olacak. Bilakis en yakınınızdakiler… Çünkü orjinallik toplumda her zaman zor kabul gören bir şeydir. Kimse daha bestelenme aşamasındaki bir şarkının güzel olacağını düşünerek sırtınızı sıvazlamaz. Şayet daha önce kendi şarkısını besteleyerek o süreci yaşamadıysa… Ki buna denk gelmek de şans olacaktır.
Günün birinde herkesin yüksek sesle dinlemek isteyeceği bir besteyi yapabilmenin şartı; uzun bir süre uyumsuz notaları yalnızca sizin dinlemenizle mümkün.
Başka hiçbir sesi umursamayıp, bir şarkıya dönüşmesi için sabırla çabalamalısınız. Ta ki esere dönüşüp, başka kulakların duyabileceği desibele ulaşana dek.
Özetle, başarmanın yolu, uzun bir süre o şeye inanan tek kişi olmayı sürdürebilecek donanım ve cesarette olmaktan geçiyor.