Değişim Yolunda Kendi Yolunuzu Çizmek

Kendi yolunu çizmek demek, kendi hikayenize odaklanmak demektir.

Her insan, değişim yolunda kendi yolunu çizmek ister. Kendi yolunu arar. Peki kendi yolunu nasıl bulacak? Hiç kimsenin gitmediği bir yoldan giderek. Gelişmek de değişim zihniyetinin getirdiği bir üst noktadır. Ancak bu süreçte düşünce yapımız nasıl olmalı? Gelin biraz bunun hakkında konuşalım.

Değişim Yolunda Kendi Yolunuzu Çizmek

Her birimiz diğerinden farklı bir yol yürüyoruz. Hiç birimizin serüveni birbirinin aynı değil. Daha en baştan içine düştüğümüz rahimle şekil almaya başlayan bu süreci neler etkilemiyor ki. En çok da yabancısı olduğumuz bu gezegeni anne babamızın gözleriyle tanıyor ve anlamlandırıyor olmamız gelişimimize yön veriyor. Hiçbir şey bilmezken onların hislerini sünger misali çeken bir alt bilinçle dünyaya geliyoruz.

Stres, kaygı, öfke, değersizlik hisleriyle bezeli bir dünya düştüyse payınıza geçmiş olsun. Zihninizin kıvrımlarına zehirli bir sıvının yayılışını hayal edin, tam da öyle. Uyku problemleri, beslenme bozuklukları, depresif ruh halleri ve daha niceleri kapınızda. Bu etkiden yıllar sonra ciddi bir bilinç, farkındalık ve odaklanma ile kurtulmanız neyse ki mümkün.

Düşünce Gücünüz Ne Kadar Kuvvetli Biliyor Musunuz? >>

Değişim Yolunda Şanslı Olanlar

Kendi yolunu çizmelisin

Gerçekten şanslı olanlarsa tam tersine olumlu duygular eksenine ailesiyle doğuştan sahip olanlar. Ama sizi yanıltmasın. Onlarda hayatla mücadele içindeler. Farklı olarak bundan da keyif alabilecekleri bir bilinçaltı algılayışa sahipler.

Hangi taraftasınız bilmiyorsanız, kendi hikayenize odaklanın. Kendi yolunu çizmek demek, kendi hikayenize odaklanmak demektir. Sizin koşullarınız biricik ve sizin için olması gerektiği gibi. Geldiğiniz yeri ve varacağınız yeri inşa eden malzemelerin tamamını içeriyor. Ne eksik ne fazla… Öylesine yaşamaya son verip bu malzemelerle elinizden gelenin en iyisini ortaya koyun. Malzemenin uygun olduğu inşaatta hiçbir şey ziyan olmayacak ve her tuğla ait olduğu yeri bulacaktır.

Ve en önemlisi de; bu arayış bizim kendimize borçlu olduğumuz bir arayış. Aramaya geciktikçe omzumuza binen yük bu yüzden artıyor. Daha karamsar, daha depresif bir insana dönüşüyoruz. Yaptığımız işin tatil günlerini iple çekip, pazartesileri nefretle karşılıyoruz. Neden? Borçluyuz bir kere, kendimize borçluyuz. Bu senaryonun bir adım sonrasında ne var peki? Bakalım size tanıdık gelecek mi?

Değişim Zorunlu Mudur? >>

Bekleyişin Bize Getirisi

Tabii ki bekleyiş var. Sonuçsuz bir noktaya geliyoruz. Beklemeye başlıyoruz. Sorumluluğu üstlenmeyi başkasından bekliyoruz. Yani;

  • Beni fark etmiyorlar.
  • Etrafımda beni anlayan kimse yok.
  • Bir fırsat verseler ben neler yaparım?

Cümlelerini kastediyoruz. Bu döngüyü kırmak istiyorsanız, şefkatli bir sesle eğilin kulağınıza ve şöyle deyin: “Seni fark etmeyecekler, anlamayacaklar ve o fırsat durup dururken önüne sunulmayacak. Neden biliyor musun? Koskoca evrende sen kendini aramaya üşeniyorken bunu başkaları neden senin için yapsın ki?” Dileriz ki bu an, kendimiz için ilk adımı attığımız o an olur. Çok sevgiler…

Değişim yolunda kendi yolunu çizmek konusundaki yazımızı okudunuz. Siz değişim ve arayış konusunda neler düşünüyorsunuz? Değişim zaman alır mı? Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak için aşağıya bir yorum bırakın. 

İyimserliğin İnanılmaz 44 Faydası >>