Mevsim geçişlerinde sağlığımıza yeterince dikkat ediyor muyuz? Gece uyuduğunuz halde sabah uyanınca kendinizi dinlenmemiş hissediyor musunuz? Yataktan çıkarken isteksiz misiniz? Sebepsiz yere gün içinde kendinizi yorgun ve depresif hissediyorsanız, bu tavsiyeler işinize yarayabilir.
Mevsim Geçişlerinde Sağlığımız
Mevsim geçişlerinde sağlığımız, gözardı edilmeyecek kadar önemlidir. Çünkü bu zamanlar bağışıklığın düştüğü dönemlerdir. Bununla birlikte havaların değişkenliği ruh halimize yansır. Bu durum hem bedenimizde hem hislerimizde dengesizliği getirebilir. Peki beslenmeyle bu dengesizlikleri düzene koymamız, hiç olmazsa etkilerini azaltmamız mümkün mü? İşte bunu sağlayacak altın niteliğinde 3 tavsiyeyi bu yazıda bulacaksınız
Her Mevsim Sofranızdan Eksik Etmemeniz Gereken Besinler Neler? >>
C vitamini alımınızı yeterli düzeyde tutun.
Mevsim geçişlerinde sağlığımız için ilk olarak C-vitaminine değineceğiz. C-vitamini için, kendimizi dinç ve enerjik hissetmenin beslenmedeki karşılığı desek abartmış olmayız. Teorik olarak hücrenin nefes almasını, bu sayede daha sağlıklı ve genç kalmasını sağlıyor. Hatta c-vitamininin cilt için üretilen kremlerde kullanılması hücrelerde üstlendiği bu görevle alakalı oluyor.
C-vitamini vücutta depolanamayan vitaminler arasında yer alıyor. Özellikle sigara içmek ve alkol kullanımı c-vitamini ihtiyacımızı arttırıyor. Bu yüzden eksikliğini yaşamamak için, c-vit kaynaklarına beslenmemizde her gün, düzenli olarak yer vermemiz gerekiyor.
- Peki yeterli miktarda c-vitamini için hangi besinlerden ne kadar tüketmeliyiz?
Önerilen C vitamini alımına ulaşmak için 3 ila 5 porsiyon (minimum 400 gr) meyve ve sebzenin tüketilmesi gerekiyor. Zengin c-vitamini kaynakları az öncede belirttiğimiz gibi özellikle taze olarak tüketilen meyve ve sebzelerdir. Ancak bunlar içerisinde de diğerlerine nazaran daha zengin olan kaynaklar mevcut. İşte o kaynaklar ve içerdikleri C-vitamini miktarları sırasıyla, 100 gr başına mg olarak C-vit miktarları;
Maydanoz | 190 |
Çiğ yeşil veya kırmızı biber | 120 ila 162 |
Kivi | 93 |
Litchi | 72 |
Çilek | 67 |
Papaya | 60 |
Pişmiş brokoli veya Brüksel lahanası | 56 – 58 |
Çiğ kırmızı lahana | 55 |
Limon | 53 |
Portakal veya pomelo | 40 – 42 |
Kuş üzümü | 40 |
Çiğ ıspanak | 39 |
Mango | 37 |
Güne Enerjik Bir Başlangıç İçin Mükemmel Öneriler >>
D vitaminin yeterli olmaması size kötü hissettiriyor olabilir.
Mevsim geçişlerinde sağlığımız konusunda sırada D vitamini var. D vitamini son yapılan çalışmalarla birlikte önemini giderek kanıtlıyor. Özellikle ruh halimiz üzerinde azımsanamayacak etkilere sahip. Tıpta depresyon hissinin oluşmasında ve giderilmesinde kandaki d-vit parametlerileri takip ediliyor. Eğer siz de bitmeyen bir depresif ruh hali içindeyseniz d-vit değeriniz olması gereken aralığın altında seyrediyor olabilir.
- Peki düşüklüğü durumunda ne yapmalıyız?
Öncelikle, ne kadar düşük olduğu bizim için önemli bir değişken. Kandaki düzeyi 50-60 ng/ml olanlar normal aralıkta kabul ediliyor. Günlük alınması gereken miktar ise ortalama 600 IU’dır. Bu konuda tahlilden sonra bir uzman görüşü almanızda fayda var. Ciddi bir eksiklik durumu yoksa beslenmenizde yapacağınız birkaç düzenlemeyle durumu iyileştirmeniz mümkün.
- Hangi besinleri tüketmeliyim?
D-vitamini kaynaklarının başında yumurta geliyor. Günlük tüketeceğimiz 1 adet yumurta, bu konuda ihtiyacımız olan günlük d-vitamininin %10 unu karşılıyor.
Balıklar bir diğer önemli d-vit kaynağıdır. Özellikle somon, balıklar arasında d-vitaminini en yüksek miktarda ihtiva eder. Daha sonra sırasıyla uskumru, ton balığı ve sardalye gelmektedir. Haftada 2 kez sofralarınızda balığa yer vermek d-vitaminini gereken aralıkta tutmanız için yeterli olacaktır.
Bir diğer önemli kaynağı ise süt ve süt ürünleridir. Çocukluk çağından itibaren süt ve süt ürünlerinin tüketimini alışkanlık haline getirmek d-vitamini ihtiyacını karşılamamızda önemli adımlardan biri olacaktır.
Sağlık İçin Yeşil Çay Ne Kadar Önemli? >>
Su tüketiminin yeterli olmaması bizi nasıl etkiler?
Dünyanın ve vücudumuzun 4’te 3’ünü oluşturan, biyokimyasal işlevleriyle bizi hayrete düşüren su, burada da imdadımıza koşuyor. Kendimizi halsiz ve yorgun hissettiğimizde ilk aklımıza gelmesi gereken sorulardan biri de; “Bu gün yeteri kadar su içtim mi?” olmalı. Hücrelerimizdeki su yenilenmediğinde vücutta oluşan metabolitleri uzaklaştıramıyor. Biriken hücresel atıklar kan pH’ından tutun da iştah faktörüne, hatta sebepsiz baş ağrılarına kadar bizi etkilemeye başlıyor.
Su, canlılığın sembolüdür. Bu sebeple rutinlerimiz arasına girmede ilk sıraları hak ediyor. Suya gereken önemi vermek vücudunuzda karşılığını hemen bulacağınız etkilere sebep olur. Bunlardan birkaçı şöyledir;
- Yeterince su içilmesi vücutta metabolizmanın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar.
- Açlık hissini azaltmaya yardımcıdır.
- Zayıflama sırasında oluşan enerji açığı nedeniyle ve yağların yanması sonucunda oluşan atık maddelerin vücuttan atılmasında rol oynar.
- Cildin sağlıklı ve esnek olmasını sağlar.
Mevsim geçişlerinde sağlığımız için mutlaka bu altın değerindeki noktalara dikkat etmemizde fayda var. Önlem olarak yine de uzman biri ile görüşebilirsiniz. Unutmayın, sağlık her şeydir.